SİTEM
Beni terk edipte, gittiğin için
Hiç bir zaman etmedim sitem
Yıldız gibi parlayan o gözlerin
Başkasına kaydı diye, etmedim sitem
Tutuyor şimdi ellerini, başka eller
Bensiz sarıyor seni gurbet eller
Senin için Mevla ya açtığım eller
Boşta kaldı diye, etmiyorum sitem
Gururu atıp kenara, dayansaydım kapına
Kaptırmazdım o zaman seni bir başkasına
Yağmura karışan göz yaşlarımı yollarına
Akıtırım ama, yinede etmiyorum sitem
Uzaklarda olsan da, hissederim nefesini
Bülbülleri bile kıskandıran ahenkli sesini
Başkasına vermem asla gönlümdeki kafesini
Kapatırım kapısını, yinede etmem sitem
Bu gönül seni unutur; sanma sakın
Her anımda sen varsın, dön bir bakın
Senden uzakta ölüm bana daha yakın
Azrail im olsan da, yine etmem sitem
Benim sitemim sana değildir, bilesin
Fedakar yüreğim sana köledir, göresin
Mutluluğun daha önemlidir, sevinesin
Karşılık görmediğim aşkıma, etmem sitem
Gölbaşı / 23.09.2007
Mehmet GİRİŞİT
Bu şiirin hikayesi:
Gerçek aşk fedakarlık ister, Eğer sevdiğiniz sizi sevmiyorsa ve siz onu gerçekten çok seviyorsanız onun mutluluğu sizin ona olan sevginizden daha çok önemli olduğunu bilmek ve bildirmek daha yücedir ve aşkların en güzelidir işte o zaman o aşk bir KEREM-ASLI yada LEYLA-MECNUN aşkına yakın olur. Eğer sevilmiyorsan sevdiğinin sevdasına saygı duyacaksın.
mehmet girişit
Burası şiirin.Halkoyunlarının. yeridir dostca gelenlere başımızın üstünde yeri vardır. Mehmet Girişit
27 Eylül 2007 Perşembe
SÜRGÜN
Sürgün
Gözleri uzakta
Gözleri yollarda
Aklı hep başka diyarda
Beklediği biri var galiba
Hep yollarda gözleri
Sanki sürgün gibi sözleri
Kaygılı bekleyişleri bitmiyor
Kafası yerlerde geziyor
Sanki dilsiz, hiç konuşmuyor
Üşüyormuş gibi, titriyor
Ağlamaklı bekliyor
Hep yollarda gözleri
Sanki sürgün gibi halleri
Bir şeyler çiziyor
Takvim yapraklarını karalıyor
Sanki şafak sayıyor
Yüzünde bir tebessüm ile dalıyor
Bazen irkilip, korkuyor
Dokunsam hemen ağlıyor
Hep yollara dalıyor gözleri
Sanki sürgün gibi sözleri
Yaşamı geçmiş hep fukaralıkla
Ağır bir yük varmış gibi omuzlarında
Nasılsın diye? sormasam bir defa
Hep suskun bakacak boş duvarlara
Anlatsa, rahatlayacak belki ama
Hep dalıyor gözleri yollarda
Sanki sürgün gibi bir of çıkıyor ağzında
Bitecek elbet bir gün diyor
Kendi kendine gülüyor
Takvimden bir gün daha siliyor
Keyifle bir sigara sarıyor
Anlatsam da anlayamazsın diyor
Elini göğsüne koyuyor
İşte buram, buram yanıyor diyor
Yine yatırıyor gözlerini yollara
Sanki sürgün gibi dalıyor yine uzaklara
Gölbaşı/ 17.09.2007
Mehmet GİRİŞİT
Mehmet Girişit
Gözleri uzakta
Gözleri yollarda
Aklı hep başka diyarda
Beklediği biri var galiba
Hep yollarda gözleri
Sanki sürgün gibi sözleri
Kaygılı bekleyişleri bitmiyor
Kafası yerlerde geziyor
Sanki dilsiz, hiç konuşmuyor
Üşüyormuş gibi, titriyor
Ağlamaklı bekliyor
Hep yollarda gözleri
Sanki sürgün gibi halleri
Bir şeyler çiziyor
Takvim yapraklarını karalıyor
Sanki şafak sayıyor
Yüzünde bir tebessüm ile dalıyor
Bazen irkilip, korkuyor
Dokunsam hemen ağlıyor
Hep yollara dalıyor gözleri
Sanki sürgün gibi sözleri
Yaşamı geçmiş hep fukaralıkla
Ağır bir yük varmış gibi omuzlarında
Nasılsın diye? sormasam bir defa
Hep suskun bakacak boş duvarlara
Anlatsa, rahatlayacak belki ama
Hep dalıyor gözleri yollarda
Sanki sürgün gibi bir of çıkıyor ağzında
Bitecek elbet bir gün diyor
Kendi kendine gülüyor
Takvimden bir gün daha siliyor
Keyifle bir sigara sarıyor
Anlatsam da anlayamazsın diyor
Elini göğsüne koyuyor
İşte buram, buram yanıyor diyor
Yine yatırıyor gözlerini yollara
Sanki sürgün gibi dalıyor yine uzaklara
Gölbaşı/ 17.09.2007
Mehmet GİRİŞİT
Mehmet Girişit
SEBEBİM
Sebebim
Adını her duyduğumda, titrer bedenim
Tutulur dilim,kısılır,kesilir nefesim
Hızlı hızlı çarpar kalbim,kızarır yüzüm
Ölürsem aşkınla, bil ki sensin sebebim
Ne zaman yolda görsem bedenini
Ayaklarım bağlanır, çiğnemez gölgeni
Gözlerim kör olur, görmese gözlerini
Kör olursam, bil ki sensin sebebim
Hep koşuyorum sabah akşam peşinden
Kırılacak bir gün, ayaklarım ince yerinden
Şişti ayaklarım usandı aşık gönlümden
Sakat kalırsam, bil ki sensin sebebim
Geceleri uyumuyor, düşünüyorum seni
Elimde kalem, duvara çiziyorum resmini
Yürüdüğüm yerde, sayıklıyorum ismini
Deli olursam, bil ki sensin sebebim.
03.09.2007/ Gölbaşı
Mehmet GİRİŞİT
Mehmet Girişit
Adını her duyduğumda, titrer bedenim
Tutulur dilim,kısılır,kesilir nefesim
Hızlı hızlı çarpar kalbim,kızarır yüzüm
Ölürsem aşkınla, bil ki sensin sebebim
Ne zaman yolda görsem bedenini
Ayaklarım bağlanır, çiğnemez gölgeni
Gözlerim kör olur, görmese gözlerini
Kör olursam, bil ki sensin sebebim
Hep koşuyorum sabah akşam peşinden
Kırılacak bir gün, ayaklarım ince yerinden
Şişti ayaklarım usandı aşık gönlümden
Sakat kalırsam, bil ki sensin sebebim
Geceleri uyumuyor, düşünüyorum seni
Elimde kalem, duvara çiziyorum resmini
Yürüdüğüm yerde, sayıklıyorum ismini
Deli olursam, bil ki sensin sebebim.
03.09.2007/ Gölbaşı
Mehmet GİRİŞİT
Mehmet Girişit
ÜZÜM VE ŞARAP
Üzüm Ve Şarap
Toprak ile yağmur, vermiş özünü
Kınalı eller toplamış, bal tatlı üzümü
Renk renk olmuş, salkımların düzümü
Şarap olmayı bekler, ovaların üzümü
Burada tiyekler* olur, baran baran*
Tehleme* suyudur, etrafı sarıp saran
Şarap kokusudur bu, aşk gibi çarpan
Maşuka aşuk gibidir,içimde yanan
Havuzlarda ağır ağır, döner güzeller
Hal hal takılı ayaklarla, üzüm ezerler
Bir kadının elinde doldurulur şişeler
Biride bir kadın için, şişeleri eşeler
Katılmıştır katığı, doğmuştur şarap
Mahzenlere dizilmiştir, kitap kitap
Sarhoşlara değil, efendilere hitap
Alimler kıskandırır, bir kadeh şarap
Kadın gibi erkeğe, şehvet veren kokuyu
Yıllandıkça değerine değer katar suyu
Aşıklara ilham olur kızıllığı, geceler boyu
İçtikçe dost olur, yalnızlara şişeler dolusu
Şarap haramdır diyen, Bay çok bilmişler
O zaman üzümü, hiçmi hiç yemesinler
Pekmeze bir kere bile, parmak sürenler
Cehennemde yerlerini, hazır etsinler.
Burası cennetse, cehennem nerede?
Günah olan meyve, cennette ne geze!
Canı çekmiş garibin, bekçi vermiyor yiye
Vuruyor şaraba, salkımlar niyetine
Dem olan yiğitler, oynar zeybek havası
Bir şişe silip süpürmüş, derdi tasayı
Doldur be saki, doldur bulsunlar kafayı
Bir daha nerden bulsunlar, böyle dünyayı
Mehmet GİRİŞİT
20.06.2007
*Tiyek* = Her bir üzüm ağacına verilen isim
*Baran* = Üzüm Tiyek’lerinin 12 tanesinin yan yana dizilmiş her sırasına verilen isimdir
*Tehleme*= Renk ve şekli bozulmuş ama eşki-şirin üzüm tanesine verilen isim
Mehmet Girişit
Toprak ile yağmur, vermiş özünü
Kınalı eller toplamış, bal tatlı üzümü
Renk renk olmuş, salkımların düzümü
Şarap olmayı bekler, ovaların üzümü
Burada tiyekler* olur, baran baran*
Tehleme* suyudur, etrafı sarıp saran
Şarap kokusudur bu, aşk gibi çarpan
Maşuka aşuk gibidir,içimde yanan
Havuzlarda ağır ağır, döner güzeller
Hal hal takılı ayaklarla, üzüm ezerler
Bir kadının elinde doldurulur şişeler
Biride bir kadın için, şişeleri eşeler
Katılmıştır katığı, doğmuştur şarap
Mahzenlere dizilmiştir, kitap kitap
Sarhoşlara değil, efendilere hitap
Alimler kıskandırır, bir kadeh şarap
Kadın gibi erkeğe, şehvet veren kokuyu
Yıllandıkça değerine değer katar suyu
Aşıklara ilham olur kızıllığı, geceler boyu
İçtikçe dost olur, yalnızlara şişeler dolusu
Şarap haramdır diyen, Bay çok bilmişler
O zaman üzümü, hiçmi hiç yemesinler
Pekmeze bir kere bile, parmak sürenler
Cehennemde yerlerini, hazır etsinler.
Burası cennetse, cehennem nerede?
Günah olan meyve, cennette ne geze!
Canı çekmiş garibin, bekçi vermiyor yiye
Vuruyor şaraba, salkımlar niyetine
Dem olan yiğitler, oynar zeybek havası
Bir şişe silip süpürmüş, derdi tasayı
Doldur be saki, doldur bulsunlar kafayı
Bir daha nerden bulsunlar, böyle dünyayı
Mehmet GİRİŞİT
20.06.2007
*Tiyek* = Her bir üzüm ağacına verilen isim
*Baran* = Üzüm Tiyek’lerinin 12 tanesinin yan yana dizilmiş her sırasına verilen isimdir
*Tehleme*= Renk ve şekli bozulmuş ama eşki-şirin üzüm tanesine verilen isim
Mehmet Girişit
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)