1 Aralık 2013 Pazar

ŞAŞARIM


ŞAŞARIM
 
Sevda iklimim bozuk düzen tutmaz
Hep kış yaşarım da ona  şaşarım
Diktiğim  fidanlar açmadan  kurur
Gülü sevmeyen toprağa  şaşarım

İnsanlar görürüm gülmez yüzleri
Çatıktır  kaşları  görmez  gülleri
Aşk  nedir bilmez  katı  yürekleri
Sevgi tatmamış  kalplere  şaşarım

Eğilmeden  bükülen genç nesile
Aşkı yanlış yerde gören  sefile
Dostu için kazık yiyen kefile
Hesabı  bilmeyen  akla şaşarım

Töre için  nasır tutmuş yürekler
On beşinde gelin olmuş ergenler
Servet  için sevdayı  öldürenler
Cahil kalmış fikirlere  şaşarım

Mehmet der;  yaşamın kaynağı sevmek
Gülü tikeni ile kabullenmek
Her canlı bir gün Allaha dönecek
Mevla'yı  bilmeyen kula  şaşarım
                         MEHMET GİRİŞİT
                   GÖLBAŞI - 01.12.2013
 
 
 
 
 

                   

 

 

 

10 Haziran 2013 Pazartesi

SEN

SEN

Sevdan yüreğime saplı bir hançer
İlacım sensin tabip sen
Aşkınla  cayır cayır yanan ben
Ateşim  sensin derman sen

Yokluğun acır, acıtır
Hasretliğin beni kavurur
Sevdan  dağları avutur
Rotam sensin yolum sen

Giderim giderim varamam menzile
Bu yolun sonu ölüm olsa bile
Sana kavuşmak mahşere kalsa bile
Helalim sensin  Ahirim  sen

Cana can katar bakışın gönlüme
Avutur sözlerin beni sessizlikte
Her kelamın bin sevda yüklü sensizlikte
Özlemim sensin,  beklediğim sen

Memedim  aşkınla düşerim  yollara
Elimde bağlama  çıkarım dağlara
Seni anlatırım  kurda kuşlara
Ezgim  sensin Türkülerim sen
                              GÖLBAŞI / 10.06.2013
                                   MehmetGİRİŞİT

5 Mart 2013 Salı

BEN ÖLÜRSEM....; SENDEN EVVEL..;



BEN ÖLÜRSEM...SENDEN EVVEL...

Bir gün ölürse Memedin;
Senden evvel
Gelirmisin mezarına….Memedini  koymaya
Üşümesin diye üstüne toprak atmaya
Beyaz kefenlere gül suyu katmaya

Ölürse Memedin bir gün
Senden evvel
Dolanırmı diline bir Memedim Türküsü
Göz yaşlarınla,
Yada avuçların açık Mevlaya
Okurmusun bir dua

Senden önce ölürse Memedin
İsmini  yazdığın dağlar kadar yüreğin
Unuturmu iki kelime adımı
Anılarımız yok olurmu bir anda
Karışırmı cansız bedenim gibi  toprağa

Senden önce ererse Memediyin bedeni toprağa
Gelirmisin sık sık mezarım başına
Sararmısın  mezar taşımı sıcacık kollarınla
Yada yarıp  mezarımı ortadan iki  yarıya
Gelirmisin benim yanıma
Ebediyyen benimle uyumaya

Ölürse Memedin; sen doymadan daha ona
Ahlanıp vahlanma
Sen onun  yüreğindeki  ebedi mezardasın, Unutma
Gömüleceksin sende onunla
Aynı taşın üzerinde
İki isim  tek yürek yan yana
Selam olsun candan seven
Sevgiye inanan kullara
Selam olsun  aşka inanan
Sürgünde bile unutmayan
Sevda mahkumlarına…
Selam olsun…selam olsun..

                        MEHMET GİRİŞİT
                   GÖLBAŞI / 04.03.2013

26 Ocak 2013 Cumartesi

BU GECE



BU GECE

Söz çıkmaya görsün ağızdan bir kere
İstemese de  kulağım duydu  ne çare
Hikaye falan anlamam ben
Saçmalardan seçmeler  dinlettin bu gece

Yarım ağız ne konuşuyorsun
Ne söylediğini  sen anlıyormusun
Bu ne anlama gelir biliyormusun
Aklını yitirmişsin sen bu gece

Güven öyle bir olgudur
Her adamda var olmaz
Doğru  konuşana laf atılmaz
Kelimelerin intihar etti bu gece

Her dağda  yatmaz  aslan
Her güzele yakılmaz destan
Her çiçeğin balı olmaz artık uslan
Sabrım  firari oldu bu gece

Şaşarım  ne anlatmak istersin bana
Her yaptığına bir bedel  arama
Her koyun kendi bacağından asılır unutma
Memedin  yüreği  iflas etti bu gece

                       Mehmet  GİRİŞİT
                  GÖLBAŞI / 25.01.2013

22 Ocak 2013 Salı



GÖZÜMDE KALDI

 
Uzun saçlarını  taramadım
Tutam saçların Gözümde kaldı
Yar diye yanına  varamadım
Nakışlı yazman  Gözümde kaldı

Selvi  gibi  boyuna  doymadım
Yar sana el vurup dokunmadım
İnce beline dolanamadım
Aynalı kemer Gözümde kaldı

Eridim  sırra,  hayale döndüm
Sensiz artık yaşayan ölüyüm
Ben senin aşkına bir köleyim
Sevdalı sözler Gözümde kaldı

Yıllar yılı düştüm hep peşine
Bir daha  rastlamadım eşine
Bak  sen şu feleğin bu işine
Telli duvaklar Gözümde kaldı

Memedin aşkı düşer dillere
Abdal oldum  yol çeker  ellere
Selam olsun benden yâd ellere
Yârin  kokusu gözümde kaldı

                          20.01.2013 / Gölbaşı
                             Mehmet  Girişit

 

 

 

13 Ocak 2013 Pazar

SESSİZLİĞİMİN SESİ



SESSİZLİĞİMİN  SESİ

Davul zurna çalıyorum düğünsüz evde
Herkes kümesinde duyan yok sesimi
Bağırıp çağırıyorum gurbet köşelerinde
Tıkanmış kulaklar duyan yok sesimi

Neye geldim ki  bilmem ben bu dünyaya
Ne için kim için yaşamaya
Kölemiyim anlamadım ben bu dünyada
Bir Allah kulu duymuyor sesimi

Eşşek gibi çalıştım hep didindim
İnek gibi  sağılıp hep sövüldüm
Köpek gibi  tekmelenip kovuldum
Bir dosta bile duyuramadım sesimi

Yemedim hep yedirdim başkalarına
Giyinmedim  giydirdim can  sandıklarıma
Bir ahıra bile sığamadım  koca dünyada
Hayvanlara bile duyuramadım sesimi

Ömrümce yılmadım hep savaştım
Tatlı dile güler yüze hasret kaldım
İnsanca yaşayıp yaşatılmadım
Koynumdaki yılana bile duyuramadım sesimi

Acı sözlerle doyurdum hep  karnımı
Hastane köşelerinde bıraktım  kanımı
Emek verip  döktüğüm alın terimi
Gören bir dosta duyuramadım sesimi

Sinsice sokulur  can bildiklerim
Yılan gibi  sokar  sevdiklerim
Onlar hep hayatımın içine edenlerim
Vicdanları bile duymaz sesimi

Ölüm gerçek geriye kalan yalan
Oturup düşünürüm nedir elde kalan
Gemisini  kurtaran olmuş kaptan
Kadir Mevla’m  bile duymaz sesimi

Akılsız başın belasını çekermiş ayaklar
Temiz yürekli olursan gülmez dudaklar
Güzel gören gözler hep yaşla dolar
Beni benden alanlara duyuramadım sesimi

Sitemlerimi yazdım ben bu şiire
Halimi arz ettim döktüm kaleme
Siz hakim olun bu gariban veliye
Yada delidir deyin duymayın sesimi

                                        Mehmet  GİRİŞİT
                                     12.01.2013 / Gölbaşı