24 Temmuz 2007 Salı

ÖLÜMDE VAR

ÖLÜMDE VAR

Mağrurlanma; kabarma bu kadar
Senin paran bu dünyada yarar
Çoğu bırak artık, kıl azda karar
Unutma; bu dünyada ölümde var.

Aklın gider hep şeytanca fikirlere,
Kalbin yok senin acımazsın kimselere
O beden senin değil, emanet bir kere,
Unutma; bu dünyada ölümde var.

İbadet de, iyilik de, sevap sanadır
Hor görme garipleri, günahtır
Yaptığın iyilik adını yaşatacaktır
Unutma; bu dünyada ölümde var.

Dünya nimetleri güzeldir, hoştur
Lakin gelip geçici bunlar boştur
Aç gönlünü sevgi ve imanla doldur
Unutma; bu dünyada ölümde var.

Memnun ki giden gelmiyor geriye
Şunu bil ki, burası bir misafirhane
Ona göre davran, yaşa edebince
Unutma; bu dünyada ölümde var.

Bin yıl yaşa yaşa da, neye yarar
Sonunda geçer zaman, gölge kadar
Alacağın yol bir arpa boyu kadar
Unutma; bu dünyada ölümde var.

Dünyayı satın alsan, ne yazar
Götüreceğin bez, bedenini sarar
Gideceğin yer, bir metre mezar
Unutma; bu dünyada ölümde var.

Yetime,mazluma çektirme cefa,
Ağlayanın malı, gülene ettirmez sefa,
Cehennem bizler için, değil ki boşa,
Cennet verilmiyor herkese bedava,
Unutma; bu dünyada ölümde var.

15.07.2007 / Gölbaşı

Mehmet GİRİŞİT

Meyriğe Ağıt

Meyriğe Ağıt

Saramadan yavrusunu kollarına
Azrail geldi çağırdı yanına
Acısı tez ulaştı kardaşlarına
Dediler Meyrik öldü toplanın kapısına

Oy Maraş Maraş zalım Maraş
Meyriği toprakla ettin kardaş

Haberi tez geldi Pazarcık ovasına
Yaşı gençti yeni girmişti otuzuna
Üç günlük yavrusu kaldı kundağında
Dediler Meyrik öldü toplanın kapısına

Oy Maraş Maraş zalım Maraş
Meyriği toprakla ettin kardaş

Ramazan bayramı üçüncü günü
Sis kaplamış Pazarcığın üstünü
Çağırın Anasını yoksa küstümü
Meyrik ölmüş getirin öksüzünü

Oy Maraş Maraş zalım Maraş
Meyriği toprakla ettin kardaş

Kocası yakmış gönül ateşini avlusuna
Kardaş,Ana,Baba,Bacı toplanmış başına
Ağıtlar olmuş sel sel akmış mezar taşına
Anasının mezarınıda yapın yanı başına
Meyrik ölmüş ağıtlar yakılır arkası sıra

Oy Maraş Maraş zalım Maraş
Meyriği toprakla ettin kardaş

23.07.2007/Gölbaşı
Mehmet GİRİŞİT






Bu şiirin hikayesi:

Bu şiirin hikayesi gerçek yaşamdan alınmıştır.
2000 yılının Ocak ayının 13. günü Ramazan bayramının üçüncü günüydü, Eşimin Ablası Doğum Yapalı tam 3 gün olmuştu. K.Maraşın Pazarcık İlçesinde Oturuyorlardı. Bizde Adıyamanın Gölbaşı ilçesinde oyuruyoruz. Bize bir telefon geldi O esnada Eşimin Ablasının rahatsızlandığını ve K.Maraşa Doktora götürdüklerini söylüyorlardı telefonda.
Bizde Hazırlandık Pazarcığa Gittik ve Oraya vardığımızda Evin önünde bir kalabalık vardı. Biz anlamıştık ve acı haberi duyduk. Meyrik yani meryem ölmüştü. 3 günlük bebeği ve 10 yaşındaki kızı yetim kalmıştı. Kara haber K.Maraştan Pazarcığa tez duyuldu ve Evinin etrafı bir anda insan seline döndü.
Meyrem K.Maraşa kendi ayaklarıyla gitmiş ve orada doktorun elinin altında kalp yetmezliğinden mefat etmişti. Otuz yaşındaydı ve gençliğinin baharında ikinci çocuğunu doğum yapmış ve bir oğlu olmuştu. Daha oğlunu saramamış koklayamamıştı.bundan bir kaç yıl sonrada annesi acısına dayanamadı ve oda öldü şimdi ana kız K.Maraşın Pazarcık ilçesindeki Mezarlıkta koyun koyuna yatıyorlar.Eşimde Ablasının bu ani ölümü için benden bir ağıt şiiri yazmamı istedi ve bende bu şiiri rahmetli baldızıma ithaf etmek için yazdım. Allah Rahmet etsin.

Not: Bu Ağıtın Meyrik Türküsüylre bir alakası yoktur. Her ikisininde cenazesi K.Maraştan gelmiştir. İki isiminde aynı olması bir rastlantı dır.
Diğer taraftan Meyrik türküsündeki Meyrikle bu Meyrik Anne Tarafından Uzaktan Akraba oldukları eşim tarafından söylenmektedir.
Meyrem; Kürtçede Meyrik demektir.