7 Ekim 2007 Pazar

BİR UMUT-BİN MUTLULUK

BİR UMUT-BİN MUTLULUK
Ne güzeldi o eski zamanlar
Bir varmış, bir yokmuş diye başlayan
Yorgun ve sessiz karanlık akşamlar.
Büyükannemin dilinde,
Büyükbabamın sözlerinde,
Anlatılırdı büyük hikayeler,
Sonsuz ve ölümsüz masallar.
Bir umutla, bin mutlulukla
Gözlerimizi kırpmadan dinlerdik
Ağızdan dökülen sözleri
Çocukluk çağlarımızda

Ne güzeldi o günler;
Şimdi çok uzaklarda kaldı oysa,
Masallar mutlu başlar,
Mutlu sonla biterdi
Her ne kadar hüzünlüde olsalar
Bir umutla, bin mutlulukla
Biz olurduk masaldaki kahramanlar
Gece rüyalarımızda.
Bir başka olurdu, Güneşli sabahlar.

Eskiden, biz çocukken
On evin birinde vardı, ancak televizyon
Plastikten oyuncaklar pahalıydı
Arabalarımız olurdu çamurdan
Ayakkabılarımız lastik Ermenek’ten
Dostluklarımız ise gerçek yürekten
Bir umutla, bin mutlulukla
Okuldan sonra toplanırdık su kenarında
Kimimiz doktor olur, kimimiz öğretmen
Oyun oynardık, sabahtan akşamlara

Oysa şimdi her şey olmuş yapay
Taklitler çoğalmış aradığını bulmak çok kolay
Ne hikaye kalmış ne masal
Ne anlatan kalmış, nede dinleyen çağalar
Dostlukların, para hırsı almış yerini
Unutulmuş, Bilgisayarla oynanır olmuş oyunlar
Bir umutla, bin mutlulukla
Unutulur olmuş fukaralıktan kalan zamanlar
Hani nerede o hayaller, nerede umutlar
Geçmiş zamanki anılarımda canlanırlar.

07.10.2007/ Gölbaşı
Mehmet GİRİŞİT