14 Nisan 2020 Salı

YOLUN SONU


YOLUN  SONU

Yetinmeyi bilmiyorsan eğer
Hem kendine zarar verirsin hem sevdiğine
İşlediğin suçlar cezasız kalır sanma
Elbet ödersin bedelini  ara ara
Mutlu günler  gelir aklına
Seni çıkarsızca seven,
Saçının teline zarar gelmesin diyen,
Seni kollayan, koruyan
Derdini dinleyen, derman olan,
Olmaya çalışan,
Değişmesini istemediğin değerleri,
Değiştirerek çıkar karşına.

Şimdi belki fark etmeyeceksin
Değerli olduğunu sana hissettiren
Değersiz insanların varlığını
Anlayacaksın bir gün
Çıkarcıların gerçek yüzlerini
Acaba utanacak mı yüzün
Kızaracak mı
Gözlerime bakarken, eğilecek mi başın
Sessizce

Boş kalabalıklar karşıladıkça seni
Sahte yüzlerde yapay gülüşleri
Belki  tebessüm dökülecek  gözlerine
Belki mutlu edecek seni yalancı sözlerle
Taaki  bir tokat patlayınca yüzün de
Küfürler dolunca kulağına
Ve boşalınca cebindekiler
Anlayabilecek misin
Rol yapanların gerçek figüranlığını
Kapılar üzerine kapanınca
Zilin duvarda paslanınca
Telefonun yapışık kaldıkça masan da
Gelecek miyim aklına
Varlığımı hiçe saydığın zamanlarda

Radyodan gelen ses kaplıyor odayı
Musa Eroğlu ince ince dokunuyor yüreğime
               “Geçtim dünya üzerinden
                 Ömür bir nefes derinden
                 Bak feleğin çemberinden
                 Yolun sonu görünüyor”
Gayri  ihtiyarı takılıyorum türküye
Esir alıyor  beni hasret kaldığım sözler
Ve bir bir unutulan dostluklar
Yok oluyor bir anda sahte kalabalıklar
Ve kapanıyor artık  o  kapılar ….

Bahar sevinçleri yaşarken bir zamanlar
Örterken üstümüzü o mavi gökyüzü
Ve gizlerken  gelincik çiçekleri bizi
Pınarlar su doldururken avuçlarıma
Karıncaları seyre dalardık dağlarda
Yağmurdan sonra toprak kokusu
Can verirdi yaşadığımız her ana
Bir zamanlar derman olduğum yarana

Aynı yerinden iki defa kırılmazmış kemik
Hep bana mı denk geliyor mermiyi patlatan  tetik
Bundandır  belki  bilemem delik deşik yüreğim
Kime verdiysem değer, değmezmiş meğer
Aynı   duada buluşmasa da ellerimiz
Ayrı ayır kalplerde yaşar elbet ümitlerimiz
Aynı umutla girdiğimiz kapıdan
Vedalaşmadan çıkacağız farklı yapıdan
Etmese de son pişmanlık bir fayda
Kapanır açılmamak üzere o kapılar bir daha.

                                     Mehmet GİRİŞİT
                                 Gölbaşı – 14.04.2020








5 Nisan 2020 Pazar

YASAK SOKAKLAR


                                                 
YASAK SOKAKLAR

Böylemi gelecekti memleketime bahar
Çocuklar mahkum evlerinde,  yasak sokaklar  
Yer gök uyanıp, toprak ana gelirken aşka
Dedeler,  Nineler  evlerde,  yasak sokaklar

Bahar  gelmiş memleketin,  dağına bağına
Sessiz  sedasız  dolmuş  çiçekler ağacına
Cıvıl cıvıl kuşlar  merhaba  derken bahara
Evlere mahkum kaldık, şimdi yasak sokaklar

Güneş ısıtırken dünyayı, dördüncü ayda
Görmedi insanlık böyle bir nisan  bir daha
Can çekişiyor  insanlık,  gör   bütün  cihanda
Sessiz bekleriz,  tüm dünya’ya,  yasak sokaklar

 gözlü insanların hiç doymaz  karınları
Egoları  yüksek,   düşünmezler  yarınları
Haram ettiler  gelecek nice  baharları
Namlusuz silah  ile,  şimdi  yasak sokaklar

Uzaya yol yapanlar şimdi kaldılar yaya
Binlerce kafir bir anda geldiler imana
Hiçbir mevsim düşürmedi daha  böyle dara
Kapandı tüm kapılar,  artık  yasak sokaklar

Mehmet’im;  görür gözlerim,  sızılar  yüreğim
Bu göçebe virüsle tutmaz titrer dizlerim
İlkin  Allahtan sonra  kuldan çare beklerim
Önce Sağlık için evde kal,  yasak sokaklar
                                               Mehmet  GİRİŞİT
                                            05.04.2020 - Gölbaşı